25 Şubat 2013 Pazartesi

Zehir(N.F.K)...Son şiiri--(R.K)
Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu,derken saniye...
İlk düşünce,beni yokluk ısırdı:
Sonum yokluk olsa bu varlık niye?

Yokluk,sende yoksun,bir var bir yoksun!
İnsanoğlu kendi varından yoksun...
Gelsin beni yokluk akrebi soksun!
Bir zehir ki,hayat özü faniye...

21 Şubat 2013 Perşembe

Ahlak katili diziler, bize ensest ikram eden senaristler

                                                                                                        







Ahlak katili diziler, bize ensest ikram eden senaristler

21 Şubat 2013 PerşembeSüleyman ÖZIŞIK
Önce ratingleri mafya dizilerinde, yetmeyince bu kez  şevhet fırtınasında aradılar. O da yetmeyince hayallerindeki rolü devreye soktular!

Ailelere bu kez ensest ikram ediyorlar!

Belli ki; gerçek hayatta, izbe köşelerde yaşadıklarını, epeşkere yapmak isteyen ensest sevdalıları, toplumun değer yargılarını sanata ve sanatçıya saygı kisvesi altında alabora etmeye ahdetmiş.
Milletin nimet bildiği değerlerine göz koyan şeref yoksunları dizi dizi dizilmiş. İnsanlığın en değerli hazinesi olan edep ve hayayı ortadan tamamen kaldırıp, milleti anasına, bacısına, kızına, yengesine sarkacak kıvama getirmek için şeytanı utandıracak hamleleri ardı ardına yapıyorlar.

Bir kardeşin kollarından diğerinin kucağına, karısının koynundan, yengesinin yatağına süzülenlerin adı "Aşık" olmuş.

Fahişeyi masum, onu yatağa atmak için yarışan iki kardeşi sevdalı, hapçıyı, hırlıyı hırsızı birer gariban göstererek en ölümcül zehri günbegün toplumun bilinç altına zerkediyorlar. Kimlerin, kimin hayatına girdiği, hangisinin hangisine seksi endam ettiği belirsiz.

Bir herc ü merc yaşanıyor.

Ekranın üst köşesine "13+, 18+" yazarak sözde çocukları korumaya çalışıyorlar. "Yaşınız bunun üstündeyse, artık kim kimi yakalarsa..." diyerek belli bir kesime sapkınlığı ezberletmeye çalışıyorlar.

Namussuzluğu yaş sınırıyla sınırlayacak kadar iffetsizler. İnsanlık ve hayvanlık sınırından bihaberler. At tayına, eşek sıpasına, köpek eniğine, domuz bile yavrusuna şevhetle bakamazken, kanı bozuk, ciğeri beş para etmezler bizlere, "Yahu kimseyi bulamazsanız ailenizi düzün"diye rol biçiyorlar.

Diziyi uzattıkça, daha çok para kazanacaklarını biliyorlar! Senaryo ona göre yazılıyor. Ya iki kardeş aynı kızı kovalıyor, ya yeğen amcasının karısını bir kuytuda kıstırmaya çabalıyor.

O da olmazsa apartman sensörlerinin bile seçemediği boydaki öğrenciyi öğretmenine aşık diye mecnunlaştırıyorlar. Lise öğrencilerinin okulda alkol almasının, ilişkiye girmesinin ve dahi hamile kalmasın çok normal bir şey olduğu fikrini akıllara nakış gibi işliyorlar.

Ya biri olgun seviyor, ya diğeri sübyancı oluyor. Çarpık ve sapkın ilişkilerle bezenmiş sahneler uzadıkça uzuyor, namus ve haya duvarları şerefsizce dövülüyor.

Amaç belli.

Ahlaksızlığı, normalleştirmek!

Kısacası ahlak katili diziler, iblisin askerlerinin elinde...

Sadece diziler mi?

Bir devlet tiyatrosunda, anneyle oğul arasında geçen ensest ilişki, en şevhet uyandıran sahnelerle izleyicilere sergileniyor. Bunları yapanlar, devletin benden ve sizden aldığı vergilerle maaşını ödediği devlet sanatçıları.

Haberlerin altına iliştirilen yorumlara göz atıyorum, içindeki şeytanı uyandırdıkları bir genç,"Annem çirkin, yoksa affetmezdim" diye hayıflanıyor!

Irza ve namusa kasteden senaristler daha çok para kazandıkça azıyor, kazandıkça toplumun değer yargıları daha çok kalbura çevriliyor.

Bedeli ise şiddet, taciz ve tecavüz olarak kadınlara fatura ediliyor. Gazete sayfaları, 3 yaşındaki bebeğe, 88 yaşındaki nineye tecavüz, aile içi çarpık ilişkilerle dolup taşıyor.

Ve ne acıdır ki, bir iki haftada yayından kaldırılması muhtemel dizilere bu toprakların insanları ruh veriyor, can veriyor.

Hal böyle olunca, her ağızdan, "Ne olacak bu toplumun hali" sözü çıkıyor, ama herkes her zaman yaptığını yapıyor.

Yani hiçbirşey yapmıyor!

Adına RTÜK denen, börtü böcek dizilerinden bile bir keramet çıkarmaya çalışan kurum da afyon yutmuş gibi bu rezilliği, bu kepazeliği izliyor. İzliyor çünkü benzeri dizi veya yarışmalar, Başbakan Erdoğan'a akrabalık bağıyla bağlı olan bir zatı muhteremin kanalında yayınlanıyor.

Belli ki, "Biz böyle ecdat tanımadık" diyen Erdoğan'ın bu kez de, "Biz böyle aile kavramı tanımadık" demesini bekliyor RTÜK'teki azizler.

****

Sahi artık yetmedi mi?

İzleyerek yarattığınız canavar sizi yemeye başladı.

Bu çıldırmışlık, bu gözü dönmüşlük edep fukaralarının yanına kar mı kalacak?

Bu hayasızlığı sergileyenleri kasırga gibi darmadağın etmek gibi bir düşünceniz hala yok mu?

Hala mı şah damarınıza basılmadı?

Eğer içinizde ailenin mukaddes olduğuna dair bir küçük inanç var ise, eğer hala ahlaksızlığın karşısında duracak yüreğiniz ve cesaretiniz var ise, bir adım öne...

Size fenalığı ikram edenleri cehennem azabıyla tanıştırma günü bugündür. Boşuna, "Dünyanın çivisi çıkmış" diye sızlanmayın.
O çiviyi yerine çakmanın tam zamanıdır... 

16 Şubat 2013 Cumartesi

ŞEYH GALİB ile BEYHAN SULTAN’ın aşkı…

MAHŞERİN ESRARI

Öyle bir sevdadır ki bu, ne yere sığar ne göğe…

Onun içindir ki, sevda demişler, aşk demişler ismine…

Senin aşkınla şad olan gönlüm, sensizliğe mahkûm olsa da

Mahşer’e kadar, içinde bulunduğum ahvalden müşteki değilim zerre kadar…

Bilirim. Gül gibidir, miski amber gibidir aşk.

Tıpkı Yusuf’a benzer…

Kokusunu almaya ise ancak bir Yakup ister…

Sevgiliye söyleyin her şeyi alıp gelsin,

Gönül tahtımı ona elimle vereceğim.

Bakışlarıyla beni durmadan yakıp delsin

Aşkıyla o sonsuza, “mahşer”e ereceğim.

8 Şubat 2013 Cuma

At Etinden Daha Kötü Ne mi Olabilir?


At Etinden Daha Kötü Ne mi Olabilir?

Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde dünyanın bellibaşlı fast food zincirlerinden Burger King’in köftesinde at DNA’sı bulundu ve kıyamet koptu.
Reuters’ın haberine göre, Burger King İrlanda’daki tesislerinde üretilen etlerine at eti karıştığını doğruladı. Sonra bu etin Polonya’dan geldiği, ancak restoranlara dağıtılmadan tespit edildiği iddia edildi. Derken bunun doğru olmadığı, at etinin ne yazık ki servis edildiği ve afiyetle yendiği ortaya çıktı.
Gıda uzmanları at etinin insan sağlığı açısından bir tehdit oluşturmadığını söylese de Burger King müdavimleri iki nedenle öfkeli:
  • Ne yediğini bilmek tüketicinin en doğal hakkıdır.
  • At, eti için yetiştirilen bir hayvan olmadığı için, bu etin artık başka bir işe yaramayan hasta atlardan elde edilmiş olması mümkündür. (Bu hayvanlara ömürleri boyu verilen parazit ilaçları, steroidler, antibiyotikler, pestisitli ve GDO’lu yemler ve yapılan aşılar da cabası…)
fastfoodhorsemeat 265x165 At Etinden Daha Kötü Ne mi Olabilir?
Gelin görün ki, fast food üretiminde kullanılan tüm katkı maddelerini bilseniz, at etini öpüp başınıza koyabilirsiniz. İşte bunlardan bazıları:
1. Elektronik sigara dolum sıvısı ve sentetik müshil
Milkshake sever misiniz?  O zaman kötü haberlerimiz var. Wendy’s milkshakelerinde, fast food deyince aklımıza gelen GDO’lu, cıva yüklü yüksek fruktozlu mısır şurubu, yapay aroma ve kıvam artırıcı gibi sıradan maddeler haricinde propilen glikol denen bir madde var ki bu, laksatif ve elektronik sigara dolum malzemesi olarak da kullanılıyor.
Propilen glikolün, çocuklarda nörotoksik etkisi var. Aynı madde, böcek öldürme ve saklama amaçlı da kullanılıyor. Kedi mamalarında ise kullanımı yasak.
2. Yoga matlarında da kullanılan un ağartıcı
Singapur gibi bir ülkede bu maddeyi gıda ürünlerinde kullansanız $450,000 gibi bir para cezasına ek olarak 15 yıl da hapis cezası alabilirsiniz. Gel gelelim, başka yerlerde aynı maddeyi McRib adıyla pazarlayabilirsiniz. McDonald’s da eksik olmasın, bunu yapmış. McRib, GDO’ların, zararlı kimyasalların ve hacim artırıcı malzemelerin yanı sıraazodikarbonamid diye bir madde içeriyor. Avustralya, Avrupa ve Singapur’da yasak olan bu madde, yoga matı gibi gözenekli plastiklerin üretiminde kullanılıyor.
Ve bu madde, McRib’in domuz etini oluşturan 70 maddeden yalnızca biri.
3. Silikon Meme İmplantı Dolgusu
McDonald’s Chicken Nuggets gezegenimizdeki en berbat gıdalardan biri sayılıyorsa bunun bir nedeni var. Bu üründeki “tavuk” 7 farklı malzemeden oluşuyor: Sodyum fosfat, aspir yağı, buğday nişastası, dekstroz ve özellikle tehlikeli bir madde olan otolize maya ekstraktı (özütü). Bu sonuncusu, monosodyum glutamatla (MSG) aşağı yukarı aynı şey.
McNuggets’da dimetilpolisiloksan diye bir madde daha var ki, bunun artık güvenlik endişesiyle silikon meme implantlarında bile kullanımı azaltılıyor.
4. Kimyasal salatası
Bir fast food restoranında salata yemeyi tercih ederek daha sağlıklı bir seçim yaptığınızı sanabilirsiniz. Acı gerçek şu ki, bu restoranlarda satılan her şeyde gereksiz kimyasallar ve katkı maddeleri var. McDonald’s salatalarında kullanılan ‘cilantro lime jölesi’ ve ‘portakal jölesi’ propilen glikol içeriyor (yukarıda sözü geçen laksatif ve elektronik sigara dolum sıvısı).
Bu salatalarda dikkat çeken iki kimyasal daha var: Disodyum inosinat ve disodyum guanilat. Bunların ikisi de monosodyum glutamata (MSG) eşdeğer.
Kaynak:
Anthony Gucciardi, Natural Society

ÖĞRENDİM Kİ..........


ÖĞRENDİM Kİ


Öğrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

Öğrendim ki...

Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.


Öğrendim ki...

Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki...

Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Öğrendim ki...

Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Öğrendim ki...

İnsanların başına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.

Öğrendim ki...

Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.

Öğrendim ki...

Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.

Öğrendim ki...

Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.

Öğrendim ki...

Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

Öğrendim ki...

'Bittim' dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.

Öğrendim ki...

Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatını kontrol eder.

Öğrendim ki...

Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

Öğrendim ki...

Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Öğrendim ki...

Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

Öğrendim ki...

Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.

Öğrendim ki...

Para ucuz bir başarı.

Öğrendim ki...

En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki...

Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.

Öğrendim ki...

İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.

Öğrendim ki...

Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

Öğrendim ki...

Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.


Öğrendim ki...

Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde,
senin hayatını değiştirir.

Öğrendim ki...

Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

Öğrendim ki...

Duvarda asılı diplomalar
İnsanı insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki...

Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Öğrendim ki...

Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
nereden geçtiğini bulmak zor.

Öğrendim ki...

Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Öğrendim ki...

Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Öğrendim ki...

Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Öğrendim ki...

Ne kadar yakın olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.

Öğrendim ki...

Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki...

Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki...

Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Öğrendim ki...

İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendim ki...

Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Öğrendim ki...

Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.